Harbi Türkçe mi? Evet, Hayır ve Aradaki Gri Alan
İddialı başlayayım: “Harbi”yi “yabancı” diye kapının önüne koymak da, “tamamen yerli ve milli” diye kutsamak da kolaycılık. Dil böyle siyah-beyaz değil. “Harbi”, Arapçadaki ḥarb (savaş) kökünden gelir; Osmanlı Türkçesinde “harbî” nispet ekiyle “savaşa ilişkin, savaşçı, düşman devlet tebaası” gibi anlamlar kazanır. Cumhuriyet’le birlikte “harp, harbiye, Mekteb-i Harbiye” derken resmi ve teknik alanda yaşar. Derken sokak Türkçesi bu kelimeyi alır, evirir, çevirir ve bambaşka bir ruha büründürür: “harbi adam”, “harbi konuşmak”, “harbi mi diyorsun?” Yani “savaş”tan “dürüstlük”e uzanan ilginç bir semantik yolculuk… Peki bu yolculuk bize ne söylüyor?
“Harbi”nin İki Yüzü: Askerî Terimden Sokağın Samimiyetine
Birinci yüz: köken ve kurum. “Harbî”nin sözlükteki ciddi yüzü—savaş, ordu, resmiyet. İkinci yüz: gündelik dilin içtenliği. Bugün biri “harbi” dediğinde kastettiği şey, “gerçekten, cidden, eğip bükmeden söylemek.” Bir sözcüğün askerî alandan çıkıp duygusal doğruluğun damgasına dönüşmesi tesadüf değil; toplumsal hafıza kelimelere yeni görevler verir. “Harbi”, tam da bu yüzden Türkçe: Çünkü halk öyle istedi ve öyle kullandı. Dilin vatandaşlık kriteri pasaport değil, dolaşım ve işlevdir.
Peki “Türkçe kökenli değilse Türkçe sayılmaz” diyenlere ne demeli? O zaman “kitap, saat, mektep, sebep”e de kapı gösterelim mi? Ya “televizyon, ideoloji, parantez”e? Türkçe, bin yıllık bir alışverişin, bir arada yaşamanın mutfağıdır. “Harbi” o mutfakta pişmiş, damak tadımıza uydurulmuş bir yemek gibi.
Saflık Miti: “Öztürkçe” Arayışı Neyi Kaçırıyor?
“Harbi Türkçe mi?” sorusu aslında başka bir tartışmayı kışkırtıyor: “Saf dil” mümkün mü? Dil tarihi diyor ki: Değil. Dilleri steril bir laboratuvara kapatamayız. Türkçenin gücü, Bozkır’dan Anadolu’ya, Balkanlar’dan Ortadoğu’ya taşınırken topladığı kelimelerde saklı. Sorun köken değil; sorun, kelimenin bugün ne iş gördüğü. “Harbi” bugün yalın, doğrudan, içten bir söyleyişin anahtarıysa, onu sırf kökeni yüzünden dışlamak, dile değil ideolojiye sadakattir.
Ama itiraz edeyim: “Harbi”nin her yerde, her bağlamda kullanılması da tembelliğe kaçar. Yazı dilinde bağlama göre “samimi, açık sözlü, dürüstçe” gibi seçenekler varken her cümleye “harbi” çakmak, nüansı törpüler. Demek ki mesele yasaklamak ya da tapmak değil; ölçüyü, tadı, bağlamı kollamak.
Etimolojiden Semantiğe: “Harbi”nin Anlam Değişimi Neden Kıymetli?
Dil sadece sözlük maddesi değildir; kültürel reflekslerimizin aynasıdır. “Harbi”nin savaş çağrışımından samimiyete geçişi, toplumun güç tanımını değiştirdiğini fısıldar: Güç, kaba kuvvet değil; eğrisiyle doğrusuyla açık olma cesaretidir. “Harbi konuşmak”, yüzünü saklamamaktır. Bu yüzden gençlerin dilinde “harbi”nin popülerliği tesadüf değil; sahicilik açlığına verilen hızlı bir cevap.
Burada bir parantez: “Harbi”yi “arı Türkçe” meraklılarına kızdırmak için kullanmak da bir tür gösteriş. Dil, polemik silahı değil, anlama aracı. “Harbi”yi yerli yerinde kullanan, hem gelenekle bağını kurar hem bugünün ritmine ayak uydurur.
Provokatif Sorular: Harbi Konuşalım mı?
— “Harbi” yerine her defasında “gerçekten” yazsak, o sözcüğün taşıdığı mahalle sıcaklığını, yüz yüze samimiyeti yakalayabilir miyiz?
— Kelimenin Arapça kökenli olması sizi neden rahatsız ediyor: Tarih korkusu mu, yoksa aidiyet kaygısı mı?
— Tersinden soralım: “Harbi”nin aşırı kullanımı, yazı dilinde sığ bir “cool” efektine dönüşmedi mi?
— Dildeki çeşitlilik yerine tek tondan bir “arı Türkçe” ısrarı, düşünme kapasitemizi daraltmıyor mu?
Harbi Taraflar: Muhafazakâr, Modernist ve Gündelik Kullanıcı
Muhafazakâr söylem, “harbi”yi kökleriyle birlikte, tarihî bir aidiyetin parçası sayar. Modernist söylem, kökene takılmaz; iletişimde hız ve vurgu peşindedir. Gündelik kullanıcı ise pragmatiktir: “Harbi” kısa, çarpıcı, sıcak; iş görüyor mu? Görüyor. O zaman kalsın. Bu üç ses, Türkçenin zenginliğini besler. Asıl mesele, birinin diğerini susturmaya kalkışması.
Son Söz: Harbi Cevap
“Harbi Türkçe mi?” Köken bakımından hayır; kullanım bakımından evet. Türkçe, onu konuşanların dilidir; bir sözcüğü Türkçeleştiren şey, o kelimenin dudaklarımızda, metinlerimizde, şarkılarımızda aldığı yer ve görevdir. “Harbi” bugün sahiciliğin kısa yoluysa, biz de onu sahici yerlerde kullandığımız sürece Türkçedir. Harbi konuşalım: Dili köken testleriyle değil, anlam ve işlev sınavıyla değerlendirelim. Peki sizce—“harbi”yi nerede seviyorsunuz, nerede fazla buluyorsunuz? Yorumlarda, harbi konuşalım.